Eser adı: Atlantis

Derin mavi suların altında, efsanevi Atlantis’in kalbi hâlâ atıyordu. Şehir, yok olmamış, sadece başka bir boyuta taşınmıştı. Bu boyutta su, yaşamın ve hafızanın taşıyıcısıydı. Akıntılar, Atlantis halkının kayıp anılarını taşıyor, renklerle yankılanan duyguları yeniden canlandırıyordu.

“Atlantis, benim için kaybolmuş bir dünyanın ruhunu ve suyun içinde saklı olan sonsuz enerjiyi temsil ediyor. Bu eser, hareketin ve akışın hikâyesi. Su, hem yok oluşu hem de yeniden doğuşu içinde barındırıyor; bu yüzden her fırça darbem, bu döngüyü hissettiriyor. Renklerin birbirine karışması, Atlantis’in unutulmuş hatıralarının yüzeye çıkışını simgeliyor.

Benim için bu resim, yalnızca bir görüntü değil, bir his. Her baktığımda, sanki derinlerden bir çağrı alıyorum. Atlantis’in kaybolmuş şehir değil, hâlâ içinde yaşadığıma inandığım bir duygu olduğuna inanıyorum. Bu eser, içimdeki o gizemi ve yaşamı dışa vurma çabam.”

Atlantis’in suları, hem bir başlangıç hem de bir sondu. Ve bu eser, o sonsuz döngünün bir parçasını yakalıyor.

Buket Dündar