İlham Verici Buluşmalar - Sude Polat - No99 | Sanatla Kalın

SANATI GİYİN, SANATI YAŞAYIN, SANATI PAYLAŞIN.

İlham Verici Buluşmalar - Sude Polat
İlham Verici Buluşmalar - Sude Polat

1-) Kendinizi ve sanatsal yolculuğunuzu bize tanıtır mısınız?

İsmim Sude Polat, 19 yaşındayım ve İstanbul’da yaşıyorum, profesyonel manada sanatın içinde olmamakla birlikte üniversitemde de hobilerimi ve sanatımı yansıtan bir bölümde eğitim görmemekteyim, bölümüm makine mühendisliği olduğundan mütevellit bir tezatlıkta karşı karşıya olduğunuzu düşünebilirsiniz ama ben hayatımdaki tüm tezatlıklardan keyif alıyorum diyebilirim :). Sanatsal yolculuğum hakkında bir bütünlük çerçevesi içinde konuşacak olursam; kendimi bildim bileli yazıyorum ve gördüğüm hoş şeyleri fotoğraflıyorum. Öğretmenlerimin ve ailemin desteği ile devamlı olarak fotoğrafçılığın ve şiirin içinde oldum. Sanatsal olgunluk açısından yaşım dolayısıyla ön yargılara sebep olabiliyorum fakat severek ve isteyerek ortaya koyulan her şeyin bazı kalıpları aştığı kanaatindeyim. Her zaman kendi çapımda yazı yazan biri oldum ve şiir, deneme ve makale türünde ortaya koyduğum yazıları o dönem özelinde paylaşmak istemedim fakat çektiğim fotoğrafları Instagram sayfamda birkaç yıldır paylaşıyorum. Bastırılmayı bekleyen de bir şiir kitabım mevcut, mükemmelliyetçi bir insan olduğum için kitabı bir sene içerisinde sürekli değiştirdim ve düzenledim ama öyle tahmin ediyorum ki şu an son halini almış durumda. Hedefim her zaman dünyayı herhangi bir biçimde küçük de olsa değiştirmek olmuştu, bu gayeyle üretiyorum ve bu gayeyle de üretmeye devam edeceğim. “Sanat toplum içindir.” fikrini benimsiyorum, sanatın, sanat için olduğunu savunmak, hitap edeceğimiz ve fayda sağlayabileceğimiz bir kitleyi yok saymakla birlikte sanatın ortaya çıkma amacına da büyük ölçütte terstir gibi geliyor bana.

2-) Sanatınızı nasıl tanımlarsınız? Sanatçı olmak yüceltilmesi gereken bir durum mudur?

Sanatımı arayış,  farkındalık ve nizamın birleşimi olarak, bayağılığa olan aykırılığın timsali ile tanımlıyorum. Yazdığım şiirler; bir iç çekiş, içten dışa dönüş ve insanlığa olan fikirlerimi ortaya döküş olarak kağıda tezahür ediyor. Bazen melankolik ve umutsuzum bazense kötülük figürünün tamamen ortadan kalkacağı bir ütopyada nefes alıyorum. İnsan olmanın da kendi içerisinde zorlukları ve dalgalanmaları olduğundan ötürü, o an içimden nasıl bir zihin yapısıyla yazmak geliyorsa o şekilde yazıyorum. Eleştiri, şiirlerimde asla vazgeçemediğim bir faaliyet olmuştur. Şiirlerimin genelinde insan ve insandaki kötülük, eleştirilerimin hedef noktası oluyor.

Diğer sorunuza gelecek olursam, sanatçı olmanın yüceltilecek bir durum olmasından ziyade sanatın yüceltilecek bir kavram olduğu kanatindeyim.  Bir sanatçıyı diğer insanlardan ayıran birçok özellik mevcut olabilir fakat farklılıklar yüceliği de beraberinde getirmek zorunda değil. Bir de derinlik mevzusu var tabii, derin bir insan, sanatçı olsun ya da olmasın derinlik ve incelik barındırmayan insandan üstündür. Her insanın eşit olduğunu savunamayız, her insandan aynı şeyleri bekleyemeyiz, cehlin getirdiği kötüyü sorgusuz sualsiz kabul edemeyiz, hoyratlığı ve kabalığı olağanmışçasına yadırgamazlık edemeyiz. Yüce olma durumu tek bir sıfatı barındıran insana (örneğin, sanatla ilgili olma hali) atfedilemeyecek kadar karmaşık ve tahlil gerektiren bir kavramdır.

3-) No99 ile yaptığınız iş birliği sanatınızın saf doğasını kirletti mi? Sanatınızı ticari bir meta haline getirdiğinizi düşündüğünüz anlar oldu mu?

Bu soruya hayır cevabını vereceğim. Şayet o perspektiften bakarsak, kitabını bastıran bir yazarın, sanatının safiyetini koruması için o kitaptan telif almaması sanatçılar camiasında bir normal olarak kabul edilirdi, yahut eseri bir müzayedede satışa çıkan insanın sanatçılığa aykırı bir hareket sergilediği düşünülürdü. İnsanların günümüzde workshop’lar ile sanatını yayması ve öğretmesi, bu çaba için de belirli bir miktarda ücret alması da gayet olağan bir durum olduğundan ötürü, bir kirlilik söz konusu değil. Kaldı ki, sanatçıların bu tür oluşumlardan aldığı telif ücreti de önemsiz sayılabilecek bir miktarda. Sanatçı bu parayı kabul etse de etmese de ortada sanatçının hayatında köklü değişikliklere sebep olabilecek türden bir meblağ yok. Bahsi geçen sanatçı şahıs, sanatını her zaman insanların ruhuna dokunmak ve sanatını daha çok yaymak için çaba sergiliyor. Benim de No99 ile yaptığım iş birliğinin amacı sanatımı daha çok kişiye yaymak, ve görünür kılmak olmuştu.

4-) Sanatınızın zamanla evrileceğini ve eserlerinizin zamanın ötesine geçeceğini düşünüyor musunuz?

Evet sanatımın, ben geliştikçe ve büyüdükçe değişimler geçireceğini düşünüyorum. Hayatın bana bahşedeceği deneyimler ve kavrayışlarla birlikte kendimi sürekli aşmayı ve sanat adına yaptığım ne varsa, bunu daha ileriye taşımayı tahayyül ediyorum.

Diğer sorunuza gelecek olursam; Edebiyat;  insanın, doğanın, toplumun, aşkın ve ruhun konusu olduğu için, edebi yazıtlar her zaman kendi zamanının ötesine geçme özelliğini taşır. İyi yazılmış bir şiir, dokunaklı bir roman, ufuk açıcı bir deneme her milenyumun insanına hitap edebilir. Bu nedenle ben de eserlerimin, yazıldığı zamanın da ötesine geçeceği fikrini taşımaktayım. Tarih boyunca insan ruhu ve duygusallığı köklü değişimlere maruz kalmamıştır, insan hep insan olmuştur. İnsanın, hissettikleri ve yansıtma gayesinde olduğu her şey, çoğu zaman çeşitli tarihsel dönemler içerisinde de aynı kalmıştır. Buhranlar, sevinçler, hırslar, heyecanlar ve aşklar, değişen ve sürekli olarak da gelişen dünya düzenine rağmen safiyetini ve ilkelliğini korumuştur.

5-) Bir sanatçı olarak en derin başarı ve başarısızlık anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Henüz, sanatımı yayma mevzusunda yeni olduğumdan dolayı derin bir başarı yahut başarısızlığa sahip değilim. Bu soruyu belki de iki veya üç yıl sonra tekrar yöneltebilirsiniz. :)

6-) Sanat dünyasında adil olmayan avantajlar ve bağlantılarla başarı elde eden sanatçılar olduğunu düşündüğünüz zamanlar oluyor mu? Bu durum sanatınızı nasıl etkiledi?

Elbette sanat dünyasında da adaletsizlikler mevcut olabiliyor, halk ağızıyla torpil dediğimiz olay, ahlaki açıdan pek gelişmemiş toplumlarda çok baş gösteriyor.

Hatta bu durum o kadar yaygın ki normal yollardan bir başarı elde etmek her geçen gün daha da zor hale geliyor. Bu da torpile karşı duran insanın, bu bozuk düzende ayakta durabilmek için reddettiği ve karşısında durduğu kavrama başvurmasına yol açabiliyor. Bozuk olan düzeni değiştiremeyen insan bir süre sonra bu ahlaki çöküntüye çekilerek ve düzenin bir parçası ve dönen çarklardan biri olmaya mecbur bırakılıyor. Bu girdap, çoğunluğu kendine müptela hale getirmeden önce bir şekilde engellemek gerekiyor, dilerim ki toplum olarak haksız başarının karşısında duracak güç ve olgunluğa ulaşırız.

Bu durumun sanatımı nasıl etkilediğine gelecek olursam, olumsuz efektlerinden ziyade daha çok olumlu olanlara odaklanıyorum. Çünkü bu haksız başarı, her türlü düzende ayakta durabilecek ölçüde gelişmemi ve her türlü zorluğun üstesinden edebi olgunlukla gelebilecek bir yapıya evrilmemi sağlıyor. “zaten düzen kötü, haksız avantajlar mevcut” diye düşünerek, elimizi eteğimizi sanattan çekersek hem kendi potansiyelimizi elimizde olmayan bir sebepten ötürü öldürmüş oluruz, hem de bu haksızlıkları yapan insanların önünü daha çok açmış oluruz. Yani uzun lafın kısası, böyle düşünen kim varsa daha kudretli bir azimle sanatına sarılmalıdır.

7-) kendi sanatsal yeteneklerinizi sorguladığınız oldu mu? Sırf beklentilere uymak için yaratmak zorunda kaldığınız eserler var mı?

Sanatsal yeteneklerimi sorguladığım zamanlar olmadı, elbette sanat biraz da tecrübe ve olgunlukla iniltili olduğundan mütevellit, kendimi, bazı durumları açıklayacak sıfata sahip olmadığım hususuna inandırarak geri çektim fakat bunun da aslında yanlış bir adım olduğu kanaatine vardım. Öyle bir olgunluk vaki olmadıysa bile her insan kendisini sanat yoluyla, istediği biçimde ve içinde bulunduğu herhangi bir yaş ve duygu durumunda ifade edebilmeliydi. Sonuçta bu kişiyi bir zarara götürmez, sanattan önceki olgunluk evresiyle, ortaya konulan sanatsal eser sonrasında da kişi ruhsal olgunluk açısından ilerleme kaydeder. Yazmak ve üretmek her zaman kişiye olumlu gelişimler sağlar.

Diğer soruya cevap verecek olursam, kimsenin beklentileri için bir şey ürettiğimi hatırlamıyorum. İçimden nasıl geliyorsa, o an, nasıl yazmamı gerektiriyorsa o şekilde yazıyorum. Bini aşkın şiirimin hiçbirinde zorlama bir mısra dahi yok. Nitekim sanat, beklentileri karşılamak için değil, yeni beklentiler oluşturmak içindir. Sanat zihinleri aydınlatmak ve iyileştirmek içindir, yeni perspektifler peydah etmek ve sorguya neden olmak içindir, estetik algısı içindir. Sanat eğer bir grup insanın beklentisine uymayıp yine de sanat olma özelliğini taşıyorsa ve belli bir topluluğa hitap edip o topluluğu tatmin ediyorsa gayet de kusursuzdur. Dünyadaki hiçbir sanat eseri, tüm insanlığı memnun edecek ölçütte değildir. Bunu da, insanların farklı olmasının sanat algısına zuhur edişi olarak yorumlayabiliriz. Zihinler farklı oldukça (ki elbette insanların birbiri arasındaki farklılıkları hep olacaktır) tek bir doğru da mümkün değildir. Sanat objektiftir ve beklentilerden hoşlanmaz. Beklenti, halihazırda üretilmiş bir sanat eserine karşı yüklenmemelidir. Yahut belli bir tarzı benimsemiş bir insandan onun dışına çıkması ısrar edilmemelidir. Bu o kişinin sanatının safiyetini öldürür.

8-) sanatın toplumsal etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz? Sanatın dünyayı değiştirebileceğine inanıyor musunuz?

Sanatın toplumsal etkisi yadsınamaz bir gerçekliktir. Sanat ortaya çıktığından beri insanlara görmediklerini gösterme, dünyayı ve ruhu kavrama olanağı sunmuştur. Ortalama her insanın, sanatın herahangi bir dalından, etkilendiği ve benimsediği en az bir tane favori sanatçısı bulunur. Sanat aydınlık toplumların mihenk taşıdır ve sanat aydın bir toplum olmanın da anahtarıdır. Toplumları, toplu farkındalığa en doğrudan ve etkili bir biçimde ulaştıran kavram sanattır.

Bir de şöyle bir durum vardır ki; sanattan etkilenecek ve sanat sayesinde düşünüp hissetmeye meylolacak bir toplum oluşturmak da, sanat vasıtasıyla sirkülasyon eşliğinde, toplumsal bir etki yaratmak kadar karmaşık bir iştir. Bir ülkenin sosyolojik durumu da sanatın etkisine doğrudan tezahür eder. Sanatın toplumsal etkisinin istenilen verimde vaki olması için insanı ilgilendiren pek çok yapının da bu gayeye uygun bir zemin hazırlaması lazımdır.

Diğer soruya gelecek olursam, sanatın kesinlikle dünyayı değiştirebileceğine inanıyorum. Hatta sanat halihazırda, çıkageldiği vakitten beri dünyada pek çok değişime sebep olmuştur. Sanatın dünyayı değiştirme mevzusu bir sonuç değil süreçtir. Şu anda da bir yerlerde, azımsanmayacak miktarda insan, sanat ile değişime ve gelişime uğruyor. Belki gözle görülecek kadar keskin değildir fakat sanatın dünya üzerindeki dönüşümsel etkisinin reddi imkansızdır. Dilerim ki sanatın, dünya (alt metin olarak da insan) üzerindeki değiştirici etkisi hiçbir zaman dinmez yahut sekteye uğramaz.

9-) Son olarak modern sanat anlayışı hakkında ne düşünüyorsunuz? Örneğin sizin için duvara yapıştırılmış muz ne ifade ediyor?

Modern sanat anlayışını ben geçici bir çılgınlık ve kaybolmuşluk olarak nitelendiriyorum. Fransız ihtilali’nin getirdiği birtakım kolaylıklar insanın daha az uğraşla daha fazla iş yapmasının önünü açıp farkındalığını kazandırmıştır. Bu nedenle az uğraşın olduğu, estetik kaygıların önceki sanat eserlerine kıyasla o kadar da hüküm sürmediği sanat eserleri yaygınlaşmıştır. Fakat takdir edersiniz ki, çılgınlık olarak tanımladığım şey modern sanat anlayışının ortaya çıkması değil evrime uğradıktan sonraki halidir, nitekim modern sanat anlayışının ilk yaygınlaştığı dönemde fazlasıyla yenilikçi ve özgürlükçü eserler ortaya konulmuştur. Benim bahsettiğim ve eleştirdiğim modern sanat modellemesi tam da soruda geçtiği gibi, duvara yapıştırılan muzdur ve bu muzun ciddi manada benim için hiçbir şey ifade etmediğidir.

Son dönemlerde yaygın olarak gördüğümüz ve gülüp geçtiğimiz eforsuz eserler, endişelendirici bir biçimde yaygınlaşıyor ve alıcı da buluyor. Fakat bunu popüler kültürün bir etkisi ve illüzyonu olarak da adlandırmak mümkün. Kendimi birçok şekle ve zihin yapısına sokuyorum fakat yine de duvara yapıştırılan muzun ne gibi bir derinlik barındırdığına karar veremiyorum. Bu sorunun, modern sanat anlayışını tepeden tırnağa kabul edip mazur gören, duvara yapıştırılan muzu da son derece mantıklı, estetik ve etkileyici bulan bir kimseye sorulması lazımdır. :)

Sanatta bazen manasız bulduğumuz, yahut bizi tatmin etmemiş olan eserlerin de üstünde durup yüksek bir empati gücüyle o eserlerin müptelası olan kişileri anlamaya çalışmalıyız. Ben bunu duvara yapıştırılan muzda ve anlamlandıramadığım diğer modern sanat ürünlerinden olan başka eserlerde denedim faakt bir çıkar yol bulamadım. Denemeye devam edeceğim fakat şu anda bu konuda pek pozitif değilim. Bekleyelim ve bu işin sonu nereye varacak görelim, sanattaki tüm farklılıkları ve yenilikleri heyecanla takip etmek bizim asli görevimiz olmalı.

Etiketler
Yorum bırakın
Toplam Yorum Sayısı 0
Henüz yorum eklenmemiş
İşleminiz Sürüyor, Lütfen Bekleyiniz
GÜVENLİ ÖDEME
Anında Güvenli Ödeme
ÜRÜN GARANTİSİ
Eserler Faturalı ve Sertifikalıdır.
KOŞULSUZ İADE
14 Gün İçinde Koşulsuz İade
HEDİYE PAKETİ
Sevdiklerinize Sanat Eseri Alın